26 Aralık 2009 Cumartesi

Kapi Resimleri

26.12.2009 Cumartesi

Bizim buralarda malesef bayramlar cok buruk ve sönük gecer. Cocuklarimiza kendi örf ve adetlerimizi ögretmek icin elimizden geleni yapariz ama toplum olarak ayni coskuyla bayramlari veya özel günleri yasamak bir baska. Ben de yavrularimla bayram gelince mutlaka evimizi süsleriz ve dis kapimiza bayram mesaji iceren resimler hazirlayip asariz. Bu kurban bayraminda da ayni seyi uyguladik, oglumla ve kizimla kurban bayrami resimlerimizi kapimiza astik.

Kizim hizini alamayak dergisinden kesip dogradigi resimciklerle baska bir pano daha olusturmak istedi. Biz bu cici resimlere dünyanin en güzel sanat eserleri adini veriyoruz, tamam mi?

14 Aralık 2009 Pazartesi

Kizimin 4. Yas Günü

14.12.2009 Pazartesi

Minik papatyamin dogum gününü 29 Kasim günü buruk bir sekilde kutladik. Aylardir bugünü bekleyen kelebegimi hayal kirikligina ugratmamak icin dilegini yerine getirdim.


Öncelikle isteklerinden birincisini gerceklestirdik. Prenses elbisesi. Onca pembe ve eflatunlu elbiseden sonra bu seferki prenses elbisesini bordo tercih ettik.

Minik kelebegim cok mutlu oldu. Kelebekler gibi ucustu bütün gün.

Aslinda bir cok minik arkadasini cagirmak istemisti ama buruk bir günde kalabaliktan ziyade daha sade bir dogum günü kutlamamiz gerektigini anlattim kendisine. Sadece abisi ve kuzenleri ile eglendi.Oynadilar, costular, küstüler, baristilar...
Zipladilar, heyecanlandilar, sevindiler...



Bayagi bir yorulduktan sonra sira artik dogum günü pastamiza geldi. Uzun ugraslar sonucu elde ettigim seker hamuru tarifinden sonra kizima hayalindeki Hello Kitty pastasini hazirladim.

Kizim uzun zamandir hayalindeki pastaya kavustugu icin sevincten uctu.

Hersey kendisine özel ve istedigi gibi olmustu. Kendisini cok özel hissetmisti.

Her gün ne kadar büyüdügünü hesaplayan minik yavrum pastanin üzerindeki dört mumu heyecanla saydi ve dogum günü sarkisi esliginde mumlari üfledi.

Iyiki dogdun güzel yavrum, iyiki aydinlattin dünyami.

Pastayi keserken her yavru Hello Kitty´nin belirli bir yerini yemek istedi. Hem kesmeye kiyamadilar, hem de nerden yiyeceklerini tatistilar.

Kizimla birlikte yaptigimiz kalpli, cicekli, yildizli ve kelebekli kurabiyelerinde tadina bakildi, cok begenildi. Diger ikramlara bile dokunmayan yavrular direk pasta yemeye gectiler, sabredemediler.

Onca oyun ve pasta ziyafetinden sonra sira hediyelere gelmisti. Iste en heyecanli an. Ortaya bir sise koyarak cevirdik ve sisenin bas kismi kime isabet gösterdiyse o kisi hediyesini verdi.

Böylelikle minik kelebegim heyecan üstüne heyecan yasadi. Oyuncaklar, giysiler, takilar... derken anneciginden de bir pembe scooter hediye aldi.

Prenses haline bakmadan scooteri hemen sürmeye basladi. Iki tekerlekli oldugu icin düstü, kalkti ama pes etmedi...

Aksamin sonunda yavru melegim artik yorgun düstü. Yorgun prenses koltukta uyuyakaldi.
Hem güzeller güzeli ogluma hem de kücük kizima iki cihanda da huzur ve mutluluklar diliyorum.

21 Kasım 2009 Cumartesi

Yüregim yaniyor

18 Kasim 2009 sabahi cok aci bir haberle basladim güne: "Babaannen öldü!"
Benim babaannem, benim babaannem...
Hala inanamadigim, kabullenmekte zorlandigim, kendimi kandirdigim bu ani kara haber beni cok yaraladi...
Cok üzgün, cok perisanim...

15 Kasım 2009 Pazar

Melek Kizim

15.11.2009 Pazar

Bugün melek kizimin olanca merhameti ile bana sarilisini ve beni teselli edisini hayatim boyunca unutmayacagim. Bir anda sanki rollerimizi degistik. O anne oldu, ben ise onun yavrusu. Bana üzülmemem gerektigini ve beni cok sevdigini söyleyerek, basimi oksayarak, öperek beni rahatlatmaya calisti. Basimi alip gögsüne dayadi. Yetiskin bir insan gibiydi. Merhameti melekleri andiriyordu. Cok etkilendim. Onun o minicik ve kahraman yüregindeki engin sevgiye hayran kaldim. Minik melegimden ne kadar cok sey ögrenmem gerektigini bir kere daha anladim. Belki de onun bir hatasinda ben ona bu kadar merhametli davranmiyorum diye gecirdim icimden. Belki de cok aceleci davranip sinirleniyorumdur, hatasini onarmasini bekliyorumdur. Ama minik melegim bana bugünkü davranisiyla ne kadar büyük bir ders vermis oldu. Oysa yavrum her firsatta herkese de bana da ayni anlayisi ve merhameti bu minik yüregi ile simdiden gösterebiliyordu. Özellikle bugün cok duygusal bir anima denk geldigi icin bu kadar cok etkilenmis olabilirim, fakat ders cikarmak adina demekki bu duygusal gününde bir hayri varmis.
Birtanecik papatyam, merhametli melegim...

7 Kasım 2009 Cumartesi

Oglumun Gözyaslari

07.11.2009 Cumartesi
Klaus Kordon

Benim güzel oglum su an okulda sinifi ile birlikte "Die Flaschenpost" adli yeni bir kitap okumaya basladi. Gecenlerde bu kitabin yazari Klaus Kordon´un bir konferans verecegini haber alan sinif ögretmenimiz dileyen ögrencilerini konferansa götürmeyi teklif etmis. Sinifta ilgi gösteren iki cocuktan biri de benim oglum olmus. Edebiyata bu yasta merak sarmasi beni de ögretmenini de cok mutlu etti tabi. Ögretmenle irtibata gectik biletimizi temin ettik derken konferans günü geldi catti. Salonun önünde ögretmenimizle bulustuk ve ben canim oglumu kendisine teslim ettim ve ayrildim.

Oglumu tekrar almaya gittigimde salonun disinda kendisi sinif arkadasi ile birlikte bir televizyon kanalinin yönelttigi sorulari cevapliyordu. Büyük bir gururla yazar ve kitaplari hakkinda düsündüklerini anlatiyordu. Kendisinden emin tavrindan ötürü onunla gurur duydum.

Mini röportaj sona erince benimle gelmek istemedigini belirtti, cünkü henüz kitabini imzalatamamisti. Oysa bir okul cocugu icin vakit bir hayli gec olmustu ve yazarin kendisine yöneltilen sorulari cevaplayip disari cikmasina daha cok zaman vardi. Her seye ragmen bir imza icin beklemekte israr edince onu kiramadim. Bekledik, bekledik... Bir türlü yavrum istegine ulasamadi. Onu eve dönmeye ikna ettim.

Bu imzaya cok deger vermis olacakki yolda arabada gözyaslarina boguldu. Üstelik yazarin "Auf der Sonnenseite" adli baska bir kitabinida almayi arzu etmis.

Evladinin üzüntüsü bir anneyi ne kadar da cok etkiliyor. Bu üzüntüye dayanamayip yoldan geri döndük ama salona gittigimizde artik yazar coktan gitmisti. Bunun üzerine teselli etmekte daha da zorlandigim yavruma ne bir imza alabilmistik ne de istedigi kitabi. O aksam gözyaslarina bogulan yavrumla müthis hüzünlü ama bir o kadarda buruk bir gururla eve döndük.



Seni cok seviyorum oglum...

4 Kasım 2009 Çarşamba

Sinema Keyfi

04.11.2009 Carsamba

Yavrularima ne zamandir sinema keyfi icin söz vermistim. Fakat islerimin yogunlugundan bir türlü uygun bir zaman ayarlayamamistim. Oglum yavrularima verdigim sözü kesin tuttugumu bildigi icin benden hep belirli bir gün icin söz almak istedi. Ama ben tutamayacagim bir söz vermememek icin ona uygun zamani bildirecegim mesajini verdim sürekli. O israr etti ben biraz beklettim derken gecen hafta sonu bu kosusturmacaya bir son verdik.


Can ciceklerimle "Oben" adli filmi izlemeye karar verdik. Bu harika filmden müthis keyif aldik. Bazen sinema salonunu kahkahaya bogan cocuk seslerini baska bir kulakla dinledim. Bu minik yavrulari mutlu etmek ne kadar da kolay diye gecirdim icimden. Cocuklarimin keyiflendigini gördükce cok cok mutlu oldum. Onlarla gecirdigim zamanin tadini cikardim doyasiya. Bu arada da is telasini, gündelik hayatimin stresini atmaya calistim.

Bütün annelere kuzulari ile bu filmi izlemelerini tavsiye ederim. Hatta cocuklar olmasa da izlerdim diyecebilecegim kadar hos bir filmdi. Sonucta cocuk filmlerini illaki cocuklarla izleyecegiz diye bir kural yok degil mi?
Bu filmde beni en cok etkileyen sahneler iki esin birbirine olan saygi ve sevgisi ve de haniminin vefatindan sonra bile beyefendinin esinin hayalini gerceklestirmek ugruna verdigi sadakat örnegi oldu. Cocuklarimiza birakabilecegimiz en büyük miraslardan biri de sevgi, saygi ve sadakat degil midir zaten? Bu kadar keyifli bir filmle onlarin bu yasananlardan ders cikarmalarini saglamak ne kadar anlamli...

30 Ekim 2009 Cuma

Uyku savasi

Tatilin verdigi rahatlikla yavrulari zamaninda yatirmak tam bir kaosa dönüsmüs durumda. Zaten bebekliklerinden beri uyku savasi verdigimiz yavrularimiz hafta sonu ve tatilleri uyku vaktini gecirmek icin bir firsat gibi kollamakta. Eger sizlerde benim gibi uyku sorununa careler arayanlardansaniz Dr. Hasan Aydinli´nin bazi tavsiyelerinden yararlanabiliriz.


GEC YATAN COCUKLAR ICIN TAVSIYELER

Cocugun; gelisim cagi icerisinde düzenli bir günlük hayatinin, uyku ve yemek düzeninin olmasi önemlidir. Cocuklar, gece gec yatarak anne babalarinin yaninda daha fazla bulunmak isterler. Gece gec yatan cocuklar, anne babalar icin problem olabilir. Uyku düzeni bozulan bu cocuklar sabah yorgun ve uykusuz bir sekilde okula gitmek zorunda kalabilirler. Yorgun ve uykusuz okula giden cocuklarda ise, dersi dinleyemediklerinden dolayi verimsizlik gözlemlenir. Cocugun sinif icinde uyuklamamasi icin yasina uygun bir sekilde uyumasi gerekmektedir. Sabah okulu olmayan cocuklar ise, gec kalkarak günün en verimli saatlerini uykuda gecirebilirler.

Gec yatan cocuklarin, anne babalari ile daha fazla bir arada olmak istemeleri söz konusu olmakla birlikte, ailenin sosyal aktiviteleri ve eve gelen misafirler ayni sekilde cocugun gece gec yatmasina neden olabilir.

Gece korkan ve sIk sIk uyanarak sorun yasayan cocuklarin da korktuklari icin yatmak istemediklerini gözlemlemekteyiz. O nedenle mümkün oldugu kadar, anne babalarin bu türlü korkulari olan cocuklarin korku nedenlerini ortadan kaldirmalari ve onlara destekleyici mesaj vermeleri gerekir. Korkusu ve stresi azalan ve kendini ev icinde güvenli hisseden cocuklarin daha rahat uyuduklari bilinmektedir. Bazi durumlarda cocuklar bu korkularini ifade etmekte güclük cekebilirler. Devam eden korkular icin bir uzmana basvurmakta yarar vardir.
....
Anne babalara bu konularda bazi tavsiyelerimiz olacaktir. Özellikle calisan anne babalarin, cocuklari ile duygusal alisverisin yogun oldugu olumlu vakit gecirmeleri önemlidir. Bu duygusal alisveris cocuklarin stresini azaltacak ve onlarin anne baba ile daha fazla kalmak istemelerini saglayacaktir. Ayrica bu cocuklar ile hafta sonlari da dolu dolu vakit gecirilmesi gerekir. Böylece cocuklarin ilgi ve sevgi ihtiyaci karsilanmis olacaktir.

Gec yatan cocuklar ile bazi anlasmalar yapilarak zamaninda yatmalari saglanabilir. Bu anlasmalar uygun ödüllendirme ve cezalandirma icerebilir. Bu yaklasimlar ile cocuklar verdikleri söze bagli kalarak zamaninda yatacaklardir.

Cocugun yasina uygun olarak uyku öncesi yatagina götürülüp kendisine kisa bir masal anlatmak, uyku düzeninin saglanmasina yardimci olur. Ayni zamanda cocuklarin, bedensel olarak yeterince desarj olabilmeleri de rahat uyumalarini saglayacaktir. Ödevlerini yapmis ve sorumlulugunu tamamlamis cocuklarin daha rahat uykuya daldiklarini söyleyebiliriz. Asiri kaygili ve sorumluluklari konusunda cok fazla hassasiyet gösteren cocuklarin ise uykuya dalmakta daha da zorlandiklarini gözlemliyoruz.

Anne babalarin sosyal aktiviteleri gec saatlere birakmamalari, uyku saatine rastlayan, cocuk icin cazip olan programlari ertelemeleri ve televizyon konusunda taviz vermemeleri önemlidir. Bütün bunlar uygulandiginda cocugunuzun uyku problemini cözerek zamaninda yatmasini saglayabilirsiniz.

Kaynak: Cocuk Egitiminde SIk Sorulan Sorular ve Cevaplari, Dr. Hasan Aydinli

30.10.2009 Cuma

27 Ekim 2009 Salı

Iletisim ve Problem Cözme


Bir cocukla daha derin bir iletisim gerceklestirilebilmesi icin su 5 asamaya dikkat edilmelidir:

Problem: Cocugun problemini tanimlayin.

Duygular: Problem hakkinda cocugun ne hissettigini ögrenin.

Olumsuz Inanc: Cocugun sahip oldugu, probleme ve sIkIntiya neden olan, problemin temelinde yatan inanci, düsünce sürecini, kesfedin.

Olumlu Inanc: Akil yürütme ve sinav teknigi sayesinde cocugun daha iyi ve gelistirici inanca sahip olmasini saglayin.

Gelecegi Zihinde Canlandirma: Cocugun, yeni yerlestirilen düsünce sistemiyle gelecegi zihninde canlandirmasina izin verin.



Kaynak: Egitim, 6 ile 18 yas Cocuklariyla Sorunlari Cözmede 5 Asama, Phillip Mountrose

Kaynak: Resim

27.10.2009 Sali

25 Ekim 2009 Pazar

Yapboz Yapboz


Su aralar özellikle kizimin en cok tercih etti oyunlar arasinda yapbozlar bulunmakta. "Ane puzzle yapaliiiiiiim, ane hadi bana puzzle veeey!" diye pesimde dolaniyor. Cocuklarin zekasini gelistiren bu yapbozlar kizimla gündemimize damgasini vurmus bulunmakta. Artik bilmem kacinci kez yapbozlari yerlestirdikten sonra minik bir yapboz profesörü karsimda. Cok fazla düsünme geregi görmeden yerlestirilen parcalar gittikce hizini artiriyor. Bunca bol cesit arasinda bu merak ve bu hiz cok cok hosuma gidiyor dogrusu.
...
25.10.09 Pazar

23 Ekim 2009 Cuma

Anneanne & Dede Keyfi



Kuzularimla her cuma anneanne ve dede günümüz vardir. Ama tatilin verdigi rahatlikla cumayi beklemeden anneanne ve dedemizi ziyaret ettik. Yavru kuzularin yola ciktigini duyan anneanneleri onlarin sevdigi yemekleri hazirlamaya koyulmus. Biz gittigimizde yavrularima özel hazirlanmis nefis menü bizi bekliyordu.





Yemekten sonra yavrularimin keyfine diyecek yoktu. Abi kardes savasini baslatip iki kelime dahi konusmamiza engel oldular sagolsunlar. Hoplayip sicramak, kudurmak, kosmak, tepinmek gibi tüm kelimeler yetersiz kaldi. Onlarin bu keyfini bozmamak icin epeyce ugras verdik. Bir zaman sonra 3. dünya savasi durulunca bu keyifli aksama bir nokta koyduk. Nedendir bilinmez, anneanne ve dedenin evinde her seferinde 3. dünya savasini baslatip bitiren bu yumurcaklar kendi evlerinde sessiz sakin kendi hallerinde oynamayi tercih ediyorlar. Bazen onlarin yerinde olup iki nur yüzlü insan tarafindan simartilmayi ne cok istiyorum... öhöm öhöm... :)
Kiskandim galiba...

20 Ekim 2009 Salı

Sevgi Sifadir

Cogu zaman cocuklarla mesgul olurken, onlarla iletisim kurarken, onlarin saf, gizemli ve kendilerine özgü kücük bir dünyalari oldugunu unuturuz. Onlarin beklentilerini, umutlarini görmezden geliriz. Hayatin agir yükü altinda amansiz bir mücadele en cok cocuklarimiza zarar verir de agir bir surette onlar bunun bedelini ödemek zorunda kalirlar.
Anne olarak ev isleri bir türlü bitmez. Baba olarak ise kolay degil ya, rizk kazaniyoruzdur. Hele bir de anne calismak ve rizki kazanmak zorundaysa, iste o zaman cocuklar hayati bir basina üstlenmek ve gögüslenmek zorunda kalirlar.
Cocuklari sevmek; onlara yeni seyler almak, bol harclik vermek, karinlarini doyurmak degildir. Önemli olan onlarin kalbini doyurmaktir. Bazen bir sicak söz, bir tatli bakis, sirtini sevgiyle sivazlayis, saclarini oksayis... Bazen de cocugu ders calisiyorken bir bardak cay götürüp "Allah yardimcin olsun! Allah zihin acikligi versin!" seklinde cayi masasina birakip, ona sevgiyle tebessüm etmenin verecegi psikolojik destek hic bir maddi getiriyle ölcülemeyecek derecede cocuga etki yapar, ona güc verir, onun calisma azmini, sevkini artirir. Cocuklarimizi sevmek, onlari terbiye etmek ve onlari istikbale hazirlamak, hayatta yapabilecegimiz en karli yatirimdir. Cünkü onlar bu yatirimi yasamlari boyunca kullanacaklardir.

Cocuklarimizi sevmek icin, cocuklarimizla cocuk olmamiz gerek. Nitekim Peygamberimiz buyuruyor ki: "Cocuklarin seviyesine ininiz!"

-Kaynak: Cocuklari öpmekte meleklerle yarismak, Fahrettin Gün, Sayfa 133

18 Ekim 2009 Pazar

Sonbahar tatili

Resim

Buradaki okullarin en cok ara tatillerini seviyorum. Yaz tatilimiz malesef 1,5 ay sürüyor ama onun yerine bir sürü kisa tatillerle okula ara veriliyor. Cocuklarin stresten uzak bir okul hayati icin bence bu tür tatiller bulunmaz bir nimettir.
Yavrularimla yaklasik bir aydir bir gezimiz olmadi malesef. Su aralar kendi isimle cok mesgulüm. Özellikle Muharrem yavrum arada bir hatirlatiyor onlarla fazla vakit geciremedigimi: "Anne ne kadar zamandir hic bir seyler yapmadik biliyorsun degil miiiiiii?" Muharrem´in bu azimli istegini duyan kizim hic bos durur mu? O da hemen siraliyor gitmek istedigi yerleri, abisine muntazam bir destek veriyor. Eh artik isten basimi kaldirma vaktidir. Yoksa cekecegim var bu kücük yumurcaklardan. Hazir sonbahar tatilimize girmisken bu tatili iyi degerlendirmeye bakalim. Malesef sonbahar tatili sadece okullari kapsiyor, yani kizim krese devam etmek zorunda. Ama minik papatyam olmadan hic bir gezinin tadi olmayacagina göre planimizi onun cikis saatlerine uyduracagiz mecburen.
Simdiden heveslendim. Hemen plan yapmaya koyuluyorum.
Tüm yavrulara iyi tatiller...

15 Ekim 2009 Perşembe

Canim oglumun 10. yas günü

Muharrem oglum her sene dogum gününde bir konu secer ve biz dogum günü pastasindan parti aksesuarlarina kadar bu konuyu islemeye calisiriz. Bu meraki bundan iki yil önce basladi. 8. yas gününde Spongebob Schwammkopf (Sünger bob) karakterini secti.

Arkadaslarina gönderdigimiz davetiyelerde de Spongebob konusu kullandik. Iki davetiyemiz yetismeyince mecburen kendimiz Spongebob´u bizzat cizerek bu büyüüüüük sorunu ortadan kaldirdik.
Eee tabi pasta konusunda acemiligimiz üzerimizdeydi, cok sevdigim iki arkadasim bu konuda imdadimiza yetiserek oglumun kendi resmininde bulundugu pastayi hazirlayinca isin en önemli kismi tamamlanmis oldu.
Her dogum gününde oldugu gibi misafir yavrularimiza önce cocuk menüsünden olusan harika bir masa hazirlanir sonraaaa ara verilir, oyunlar devam oynanir veeee pastamizin yer aldigi masamiz hazirlanir. Tabiki bu masada da secilen ana konu yani Spongebob ele alinir.

Yavrular icin isin en güzel tarafi hediyeler; hele de hediyelerde de o an aktüell sevdigi oyuncaklar -mesela Spongebob gibi- mevcutsa eh daha ne ister insan... :)

Oglum 9. yas gününde artik daha cok Lego tasarimlari ile ilgilenince tabiki pastamizin ve dogum günü partimizin ana temasi Lego olur haliyle. Su minicik lego parcalarina saatlerce ugrastiktan sonra yavrumun ve arkadaslarinin begenisini toplamak bir nebze de olsa insana yorgunlugunu unutturuyor denebilir.

Bu sene yavrumun 10. yasini kutladik. Her sene oldugu gibi bu sene de hoslandigi ve ilgilendigi bir konuyu bana sunmasini istedim. Bu seferki duragimiz Pokemonlar ve Wii oyunlari oldu. Zaman acisindan cok cok dar bir anima denk gelen bu dogum günü partisi icin yine de kollari sivadim ve evdeki imkanlarla bir Pikacu ve Pokeball pastasi hazirlamaya calistim. Krem santinin biraktigi izler cocuklar tarafindan biraz elestirilsede Pikacu´ya olan hayranliklarindan pastamizi cok begendiler. :D

Aslinda bu sefer minik misafirlerimizi sinemaya davet etmeyi teklif ettim. Yeni gösterime giren cok hos cocuk filmlerinden birini izleyebilir daha sonra evde pastamizi keserek dogum gününü kutlayabilirdik. Ikinci alternatif olarakta partimizi tamamen evde kalarak kutlamayi ve yemek zamani gelince onlara cocuk lokantasi sunacagimi söyledim. Cocuklar ne enteresandir ki ikinci alternatife bayildilar. Cünkü cocuk lokantasi fikrini harika buldular. Merak edenler icin: Cocuk lokantasindan kastimiz, yavrulara cocuklarin sevdigi yemeklerden olusan bir menü hazirladik ve bunlari oglumla birlikte menü kartlari hazirlayarak listeledik. Cocuklar acikinca onlari masaya aldik ve tipki bir lokantadaki gibi kendilerine önce siparis verebilmeleri icin menü kartlarimizdan dagittik. Her biri kendi begendigi yemegi siparis verdi ve lokanta havasinda mutlu ve keyifli bir yemek yediler. Sonra yine oyunlarina devam ettiler. Cocuklari mutlu etmek ne kadar kolay diye düsünüyorum. :)


Oglum ve arkadaslari hazirladigimiz onca oyuna ragmen sadece Wii oynamayi tercih ettiler. Partimize uygun olmasi acisindan oyunumuzuda "Wii Party" olarak sectik. Saatlerce keyif sürdüler. Kazandilar, kaybettiler, kudurdular, sakinlestiler derken hediyeleri acma saatine kadar doyasiya keyiflendiler.


Eh yavrularin hepsi yasit ve ilgi alanlari da bir olunca her hediyenin basina beraber üsüstüler ve sadece hediye paketini yirtmakla kalmayip ayni zamanda yeni oyuncak ve cesitli hediyelerle hemen oynamaya ve denemeye koyuldular.
Böylece yorucu ama bir o kadarda keyifli bir gün daha sona ermis oldu.

4 Ekim 2009 Pazar

Ne ekerseniz onu bicersiniz

Süphesiz, her anne babanin ideali, aile serefini koruyacak, ihtiyarlik zamanlarinda kendilerine destek olacak, onlara saygisini eksik etmeyecek evlatlar yetistirmektir. Ancak, bu o kadar kolay bir is degildir. Hicbir cocuk, anne-babaya nankörlük etmez; ne verirseniz onu alirsiniz.
Mesut bir ailede, karsilikli sevgi ve saygiya dayanan samimi diyalogu, hangi tiyatro eseri taklit edebilir? Mini mini bir bebegin ilk adimlarini, hangi dans sanatcisi taklit edebilir? Kücük yavrunun anne ile miril miril kus dili konusmasini, hangi müzik parcasi taklit edebilir?
Kiymetli vakitlerini cocuklarindan ayri gecirenler...Onlarin tatli civiltilarini rahatsiz edici bulanlar... Evlatlarindan, ruhsal gelismeleri icin gerekli olan, sevgi, sefkat ve ilgiyi esirgeyenler... Ne duygusuz ve bahtsiz insanlardir!.. Böyle insanlarin teskil ettigi aile, vahsi bir topluluktur. Bu topluluk icinde büyüme bahtsizligina ugrayan cocuklar, ciliz, hasta ve ruhsal dengeleri bozuktur.

Kaynak: C.G. Salzman, Cocugu kötü egitmenin yollari, sayfa 18

30 Eylül 2009 Çarşamba

Ucsuz bucaksiz yaz bitti

Her sene yaz tatilini cok kisa bulur, bir türlü keyfini tam cikaramadan hemen sona erdi sanirdim. Ama bu yaz henüz okullar kapanmadan tatil havasina girdik ve uzuuunca bir dönemi tatil havasinda gecirdik. Gezdik, tozduk, eglendik, ögrendik...

Legoland´da her bir maceraya katildik.
Korsan gemileri savastirdik.

Uzman esliginde Lego taslariyla figürler yaptik.


Her kapinin ardinda ne var baktik, merakimizi giderdik :))

Hep kendimiz mi kumdan kaleler yapacagiz? Biz bu yaz uzman sanatcilarin kumdan heykellerine hayran kaldik.


Minik kizim yaramazlik bile yapti, kumdan heykelleri ellemeye calisti :))

Oyun keyfimize diyecek yoktu dogrusu...


Ara ara hem eglenip hem ögrenecegimiz yerleride ziyaret ettik.

Bu arada hayvanlari da ihmal etmedik. Sehir yasamindan uzaklasmaya calistik kisa bir an da olsa güzeldi.


Birebir hayvanlara dokunmak bile yavrularim icin cok özel bir duyguydu.


Zaman zaman büyüklerin oyunlarina da karistik tabi.

Hep birlikte Bowling oynadik, hepimiz birden birinci olduk :))


Yasasiiiiiiiiiiiiiiiin... o kocaman agir topu yuvarlatmak bile bir mesele yani minik yavrular icin :))
...
Piknikler, gece gezileri, parklar, keyifler...ve daha niceleri, her birinin karelerini yakalayamadiysakta en azindan var olan resimlerimizi paylasmak istedik.