21 Kasım 2009 Cumartesi

Yüregim yaniyor

18 Kasim 2009 sabahi cok aci bir haberle basladim güne: "Babaannen öldü!"
Benim babaannem, benim babaannem...
Hala inanamadigim, kabullenmekte zorlandigim, kendimi kandirdigim bu ani kara haber beni cok yaraladi...
Cok üzgün, cok perisanim...

15 Kasım 2009 Pazar

Melek Kizim

15.11.2009 Pazar

Bugün melek kizimin olanca merhameti ile bana sarilisini ve beni teselli edisini hayatim boyunca unutmayacagim. Bir anda sanki rollerimizi degistik. O anne oldu, ben ise onun yavrusu. Bana üzülmemem gerektigini ve beni cok sevdigini söyleyerek, basimi oksayarak, öperek beni rahatlatmaya calisti. Basimi alip gögsüne dayadi. Yetiskin bir insan gibiydi. Merhameti melekleri andiriyordu. Cok etkilendim. Onun o minicik ve kahraman yüregindeki engin sevgiye hayran kaldim. Minik melegimden ne kadar cok sey ögrenmem gerektigini bir kere daha anladim. Belki de onun bir hatasinda ben ona bu kadar merhametli davranmiyorum diye gecirdim icimden. Belki de cok aceleci davranip sinirleniyorumdur, hatasini onarmasini bekliyorumdur. Ama minik melegim bana bugünkü davranisiyla ne kadar büyük bir ders vermis oldu. Oysa yavrum her firsatta herkese de bana da ayni anlayisi ve merhameti bu minik yüregi ile simdiden gösterebiliyordu. Özellikle bugün cok duygusal bir anima denk geldigi icin bu kadar cok etkilenmis olabilirim, fakat ders cikarmak adina demekki bu duygusal gününde bir hayri varmis.
Birtanecik papatyam, merhametli melegim...

7 Kasım 2009 Cumartesi

Oglumun Gözyaslari

07.11.2009 Cumartesi
Klaus Kordon

Benim güzel oglum su an okulda sinifi ile birlikte "Die Flaschenpost" adli yeni bir kitap okumaya basladi. Gecenlerde bu kitabin yazari Klaus Kordon´un bir konferans verecegini haber alan sinif ögretmenimiz dileyen ögrencilerini konferansa götürmeyi teklif etmis. Sinifta ilgi gösteren iki cocuktan biri de benim oglum olmus. Edebiyata bu yasta merak sarmasi beni de ögretmenini de cok mutlu etti tabi. Ögretmenle irtibata gectik biletimizi temin ettik derken konferans günü geldi catti. Salonun önünde ögretmenimizle bulustuk ve ben canim oglumu kendisine teslim ettim ve ayrildim.

Oglumu tekrar almaya gittigimde salonun disinda kendisi sinif arkadasi ile birlikte bir televizyon kanalinin yönelttigi sorulari cevapliyordu. Büyük bir gururla yazar ve kitaplari hakkinda düsündüklerini anlatiyordu. Kendisinden emin tavrindan ötürü onunla gurur duydum.

Mini röportaj sona erince benimle gelmek istemedigini belirtti, cünkü henüz kitabini imzalatamamisti. Oysa bir okul cocugu icin vakit bir hayli gec olmustu ve yazarin kendisine yöneltilen sorulari cevaplayip disari cikmasina daha cok zaman vardi. Her seye ragmen bir imza icin beklemekte israr edince onu kiramadim. Bekledik, bekledik... Bir türlü yavrum istegine ulasamadi. Onu eve dönmeye ikna ettim.

Bu imzaya cok deger vermis olacakki yolda arabada gözyaslarina boguldu. Üstelik yazarin "Auf der Sonnenseite" adli baska bir kitabinida almayi arzu etmis.

Evladinin üzüntüsü bir anneyi ne kadar da cok etkiliyor. Bu üzüntüye dayanamayip yoldan geri döndük ama salona gittigimizde artik yazar coktan gitmisti. Bunun üzerine teselli etmekte daha da zorlandigim yavruma ne bir imza alabilmistik ne de istedigi kitabi. O aksam gözyaslarina bogulan yavrumla müthis hüzünlü ama bir o kadarda buruk bir gururla eve döndük.



Seni cok seviyorum oglum...

4 Kasım 2009 Çarşamba

Sinema Keyfi

04.11.2009 Carsamba

Yavrularima ne zamandir sinema keyfi icin söz vermistim. Fakat islerimin yogunlugundan bir türlü uygun bir zaman ayarlayamamistim. Oglum yavrularima verdigim sözü kesin tuttugumu bildigi icin benden hep belirli bir gün icin söz almak istedi. Ama ben tutamayacagim bir söz vermememek icin ona uygun zamani bildirecegim mesajini verdim sürekli. O israr etti ben biraz beklettim derken gecen hafta sonu bu kosusturmacaya bir son verdik.


Can ciceklerimle "Oben" adli filmi izlemeye karar verdik. Bu harika filmden müthis keyif aldik. Bazen sinema salonunu kahkahaya bogan cocuk seslerini baska bir kulakla dinledim. Bu minik yavrulari mutlu etmek ne kadar da kolay diye gecirdim icimden. Cocuklarimin keyiflendigini gördükce cok cok mutlu oldum. Onlarla gecirdigim zamanin tadini cikardim doyasiya. Bu arada da is telasini, gündelik hayatimin stresini atmaya calistim.

Bütün annelere kuzulari ile bu filmi izlemelerini tavsiye ederim. Hatta cocuklar olmasa da izlerdim diyecebilecegim kadar hos bir filmdi. Sonucta cocuk filmlerini illaki cocuklarla izleyecegiz diye bir kural yok degil mi?
Bu filmde beni en cok etkileyen sahneler iki esin birbirine olan saygi ve sevgisi ve de haniminin vefatindan sonra bile beyefendinin esinin hayalini gerceklestirmek ugruna verdigi sadakat örnegi oldu. Cocuklarimiza birakabilecegimiz en büyük miraslardan biri de sevgi, saygi ve sadakat degil midir zaten? Bu kadar keyifli bir filmle onlarin bu yasananlardan ders cikarmalarini saglamak ne kadar anlamli...