31 Ağustos 2011 Çarşamba

Oglum Ortaokula Basladi

Tatil sonrasi cok cok heyecanli ve bir o kadar da yeniliklerle dolu baslangiclar yaptik hayatimiza. Oglum 7. sinifa basladi. Kizim ilkokula basladi ve bebegimiz de hayata yeni basladi.
Muharrem yavruma ilk okul günü okula eslik ettik. Sogukkanliligini korumaya calissa da yine de bir anne gözüyle heyecanini farkettim. Okula yeni baslayan cocuklara diger siniflar sürpriz gösteriler hazirlamisti.

Bu gösteriler ilkokulda görmeye alistiklarimizdan biraz farkliydi. Ayrica minik cocuklarin yerine sahnede koca koca delikanli ve kizlari gördük. O gencleri izlerken hayatin ne kadar cabuk gectigini düsündüm ve oglumun da artik genclige adim attigini kabul etmek zorunda kaldim. Cok degisik ve karisik hisler yasadim. Ona nasil davranacagimi bilemedim. Yavrum bir yandan hala cocukken bir yandan da büyük bir yetiskin gibi. 
Seneye kadar boy atacagini hesaba katarsam bir yil sonra ona asagidan yukariya dogru  bakacagim ne tuhaf. Daha dün gibiydi onu elinden tutup krese yazdirmistim. Ve de onu her birakip üniversiteye gittigimde vicdan azabi cektigim günler daha dün gibiydi.
Bir yandan Gymnasium gibi en yüksek seviyeli okula gitmesine sevinirken bir yandan da onun bu kadar cabuk büyüdügünü kabullenmenin verdigi karmasik duygu yogunlugu icerisinde gecirdik ilk günümüzü.

Sana okul hayatinda bol bol basarilar diliyorum canim benim. Sevgili oglum, canim...


28 Ağustos 2011 Pazar

Elif Kizimin Yenilikleri

Minik yavrum erkenden gelince dolabinin tüm hazirliklarini tamamlayamamis oldum malesef. Onunla hastane sonrasi esyalari birlikte yerlestirmis olduk. Tabi bu isleri yaparken aramizdaki tek fark bebegin keyifli uykuya yatmasi benim de bu firsati degerlendirip eksik kalan isleri acilen yapmam olmustu :) .



Öncelikle sahip oldugu tüm giyecekleri tertemiz yikadik. Bu giyeceklerin bazilari ablamizdan kalanlar, bazilari da yeni alinanlardan olusuyor tabiki. Daha sonra beden numaralarina göre ayirdik.






Sonra herbirini kategorilere ayirarak dolabimiza yerlestirdik. Kategorilerimiz ise sunlar: ic camasirlar, pijamalar, coraplar, bereler sapkalar boyun mendilleri vs., elbise ve tulumlar, etekler, pantolonlar, kosmetik ürünler ve bebek bezleri, ayakkabilar, kisliklar...




Derken tüm esyalar diger yavrularimdan da tecrübeli oldugum icin cabucak yerlerini buldular.








Bu dolabimiz Muharrem abimizin dolabiydi. Elif yavrum gelince abimize daha genis genc dolabi aldik ve bu dolabta Elif´e kaldi. Özellikle kücük cocuklu annelere bu dolabi tavsiye ederim. Bir cok büyüklü kücüklü bölümleri oldugu icin cok kullanisli diyebilirim. Artik bu dolabin degisik sekillerini de üretmisler. Ilgisi olanlar Ikea´ya bakabilirler.





Bu dolapta Sumeyra yavrumun ayni sistemle yerlestirilmis elbise dolabi. Her iki kizimin da giyecekleri ayni bölümlerde olunca isim cok daha kolaylasiyor.







Iste iki prensesimin iki dolabi yanyana böyle gözüküyor.

Bu dolaplarin en alt kisimlarini oyuncak dolabi olarak kullaniyoruz. En alt cekmeceler alttan makarali oldugu icin kolayca yerinden cikabiliyor ve baska bir yere sürülebiliyor. Bazen odanin ortasina dökülen oyuncaklari azar azar cekmeceye tasimaktansa cekmeceyi oyuncaklarin yaninda cekmek daha mantikli oluyor :)



Bu hos yatak oyuncagi da Elif yavrumun uykuya gecisini kolaylastiran müzikli oyuncagi. Hem degisik müzikler caliyor, hem de dönebiliyor. Ayrica alt ve üst taraftan isiklandirilmis. Yukardan cikan isiklar etrafa duvarlara kelebek figürleri yansitiyor. Cocuklarin düzenli bir sekilde uykuya dalabilmeleri icin ritüellere ihtiyaclari vardir. Biz bu ara bu oyuncak sayesinde ritüellesmis bir uyku sistemi bulmaya calisiyoruz.





Bu uzaktan kumanda yukarda bahsi gecen oyuncagimiza ait. Her müzik 5 dakika boyunca caldigi icin 5 dakikadan sonra yatagin yanina gitmeden uzaktan kumanda ile oyuncagi tekrar calistirabiliyorsunuz. Her ne kadar biz anneler icimiz rahat etmedigi icin yavrumuzu her daim yanina gidip kontrol etsekte yine de bu kumanda cok büyük bir rahatlik olabiliyor.




Her minik bebekli anneye bu cöp kutusunu tavsiye ederim. Cöp kutularimizda biriken cöpleri ne kadar cabuk dökersek dökelim bebek bezlerinin kokusu mutlaka rahatsizlik verebiliyor. Ben bebegimin altini her degistirdigimde bezini mutlaka özel bir cöp torbasina koyup agzini iyice baglayip öyle cöp kutusuna atarim. Ama yukarda resmi bulunan özel bebek bezi cöp kutusunu aldigimdan beri cok daha rahat ettim.





Her bezi attiktan sonra mevcut sapindan tutup 360° ceviriyorsunuz ve bez tamamen icinde hapsoluyor. Cok pratik, cok temiz...





Son olarak Elif yavrumun ikinci yatagini da anlatalim. Bu minik yatagi gece icin kullaniyoruz. Malesef bir cok hadise duyariz, uyurken cocugu ezmek, kötü sonuclara sebebiyet vermek gibi, Allah korusun. Cocuk yorgun düsen annenin yaninda uykuya dalinca anne uyku esnasinda hareketelerini kontrol edemeyebilir tabiki. Bu yüzden böyle bir yataga her annenin ihtiyaci olabilir. Bu bebek yatagini kendi yataginizin boyunda ayarliyorsunuz ve gece yatarken kendi yataginizin yanina cekiyorsunuz. Ayaklarindaki makaralari sabitliyorsunuz ve bu sayede yatak kaymiyor. Anne bebegini emzirdikten sonra uykuya dalan yavrusunu kendi yatagina koyup yaninda güvenli bir sekilde uykuya dalabiliyor. Hem anne hem bebek rahatligi icin mükemmel düsünülmüs bence. Hem psikolojik olarak hem de bedenen rahat etmek isteyen anne ve bebeklerine tavsiye ederim.

Eveeeeet bugünlükte bu kadar yeter sanirim. Bayagi cok tavsiyelerde bulunduk dogrusu. Umarim bu paylasimlardan faydalanan annelerimiz olmustur.




Sevgiler...






24 Ağustos 2011 Çarşamba

Yazilmasi Gereken Bir Kac Not

Insanin bir biri üzerine cok ugrasi olunca bir cok ayrinti kaciveriyor gözünden. Yaz öncesine ait fotograflari arastirirken bazi gözden kacirdigim notlar oldugunu farkettim. Önemli oldugunu düsündügüm bazilarini yavrucuklarima hatira kalmasi icin yazayim dedim.



Son zamanlarda kuzucuklarim sihire merak saldilar. Ben de yeni okul baslangiclari icin onlara birer sihir kutusu hediye ettim. Cok sevindiler. Eve her gelene sihirbazlik yaptilar. Minik sihirbazlarim cok keyiflendiler.



Bir günümüzü de cok sevdigim iki dostumla pijama partisine ayirdik. O gece tüm tabulari yiktik. Cocuklarimiza oyun, film, yemek icmek hususunda sinirsiz izin verdik. Yavrular sabaha kadar oturma yarisi yaptilar.



Deginmek istedigim en önemli notlardan birisi de kizimin judo gösterisi. Judoda bir yilini geride birakirken birinci olamasa da elinde sertifikasi ve boynunda bir bronz madalyasi ile onunla gurur duymami sagladi. Artik judo dersinin devamini getirmek icin yine girisimlerde bulunma vaktidir. Kizim bu hevesle giderse kara kusaga ulasir diye düsünüyorum.







Bu bir kac notuda aklimda kalacagina satirlarda hatira kalsin mantigiyla postaliyorum.

Herkese sevgiler...






22 Ağustos 2011 Pazartesi

2 Haftalik Bebekle 2 Haftalik Tatil Kacamagi

Evet, tatil kacamagi diyorum, neden mi :)
Baktim Elif´im erken geldi, ben de iki haftalik Elif´imi alip diger yavrularimla beraber hic planlanmamis bir Türkiye tatili yaptik.

Gezdik, tozduk, eglendik... eh tabiki diger senelerde oldugu gibi abartamadik. Ne de olsa bu sefer yanimizda minik bir yavru vardi.



Ramazan baslamadan güzel yemeklerde bulustuk yavrularimla...






Bir cok kisi


"Bu kadar kücük bir bebekle nereye gidiyorsun?"
"Ucakta bebegin kulaklari basinctan dolayi agirir."


"Kirki cikmamis bebek evden disari cikarilmaz."


"Sen delisin!"


"Cesaretine hayranim!"
... gibi cümleler kurdu biz gitmeye hazirlanirken...


... Fakat biz onlarin hic birine kulak asmadik :)




Önce Yalova´ya vardik...




Termal´in saglikli tertemiz havasini soluduk...





Sonra eglendik elimizden geldigi kadar...




Yine her yaz oldugu gibi zip zip keyfi yaptik...





Keyif sirasinda bir ari tarafindan sokulduk...




Aksamlari degerlendirdik...




Minik yavru kah bebek arabasinda kah koynumda bize istirak etti...





Gece sabahlara kadar dvd keyfi yaptik...




Bardakta misir yedik...





Sahil keyfi yaptik...






Balik tutanlari seyrettik...









Ramazan davulcularini sabirsizlikla bekledik...




Daha sonra Istanbul´a gectik... Türk milletindeki engin hosgörüye bir kez daha hayran kaldik... Beyoglu´ndaki bu kiliseyi kuzularima örnek gösterdim. Cesitli insanlarin bir arada ne hos yasabildiklerine sahit olduk...

Tatilden önce prensesime anne kiz günü yapacagimiza dair söz vermistim ama bebek erken gelince bu sözümü yerine getirememistim. Ben de Türkiye´de bu firsati degerlendireyim dedim en azindan kuaför isimizi oracikta halletmis olduk. Artik ilk firsatta kizimla anne kiz süslenme günümüzü yapacagiz.







Istanbul´a gidilirde hic disarda iftar acilmaz mi? Biz de Sultanahmet´i tercih ettik ve cocuklarim hayatlarinda ilk defa kendi vatanlarinda cami minareleri gölgesinde iftar acmis oldular.





Orta oyunundan tutunda cesitli gösterilere varincaya dek izlediler, eglendiler... kendi lisanlarinda, kendi insanlariyla birlikte... ne hos...




Cok sevdigim sanatcilardan biridir Ertugrul Erkisi... ne güzel ki onunda bir kac ilahisini canli dinlemis olduk...








Bir ara cocuk ilahisinde yavas yavas cocuklar sahneyi istila etmeye baslayinca benim prenseste dayanamadi, o da sahneye cikiverdi...




Mmmmmhhhhh bu macun harika bir sey... Osmanli´nin herseyine hayranim...




Iftar sonrasi cay muhabbeti... cocuklarin kan ter icinde kosusturmalari... daha ne olsun...




Hala hangisi oldugunu bilemedigim Karagöz mü Hacivat mi artik, cocuklarla sohbeti cok keyifliydi...







AVM icerisinde lunapark eglencesi yasadik...













Leziz cikolata tadlari denedik... mmmmhhhhh








Masaj bile yaptirdik... bir o eksikti :)






Balkon keyifleri de yaptik...




Burada bulamayacagiz kadar leziz pizzalar kesfettik...





Vapur yolculuklarinda sükürler olsun ki Nintendo DS´ler imdadimiza ulasti...






Bebegimiz her yere sikayet edemeden bizimle gelmek zorunda kaldi. Daha simdiden iki haftalik bir bebek olarak gezmelere basladi... Bakalim bunun önünü nasil alacagiz. Anne karninda da bir Paris gezisi yapmisti masaallah... Annesi gibi gezginci olacak buda :)




Kizimla pesimize aldigimiz birinci sinifa hazirlik kitaplarinin yüzüne ayip olmasin diye birazcik bakiverdik... ama ikimizde birbirimizi kandirdik tabiri caizse... amaaaan tatilde de ders mi olurmus caniiiiiiiiiiiiiiiiiim... :)







Iste serüvenimizin sonu...
Ucakta masada yolculuk yapan minik bir bebek...


Türkiye´yi ramazanda ilk defa tadan ve unutamayan cocuklar...


Vatan hasreti ile yanan ve de acaba bir gün kendi ülkemde yasayabilecek miyim diye düsünen ve düsündükce efkarlanan ben... :(

Iyiki de yapmisiz bu iki haftalik tatil kacamagini. Cocuklarim vatanimin simsicak insanlarini gördüler, kocaman iftar sofralarindaki muhabbeti tattilar, oglum bu sicak ve uzun günlerde 8 gün oruc tuttu, ezan dinlediler, sokakta arabada beni durdurup bebekle disari ciktigim icin bana kizan insanlar tanidim, bebegimi benden cok düsünüp bana kizan bu insanlari cok sevdim, yine durdurup bu sefer sirf bebek seven insanlari da tanidim, yanima oturan hic tanimadigim insanlarla sohbet etme keyfini yasadim, burada hic bir zaman yasayamayacagim belki bir cok insan icin siradan ama benim icin cok sira disi ve harika seylerdi bunlar.


Insaallah bu millet vatanin kiymetini bilir. Nitekim insan bir seyleri kaybedince degerini cok daha iyi anliyor. Insan yakindan bakinca elindeki servetin farkinda olamiyor malesef.




Iyiki gitmisim, iyiki koklamisim vataminim havasini... yoksa icime dert olurdu bir sene boyunca...


Bana bu firsati veren Rabbime sükürler olsun vesselam...