26 Ağustos 2012 Pazar

Bol Yesillik, Bol Oksijen, Bol Fotograf

 
 
Basliktan da anlasilacagi üzere mis gibi bir havada bol bol oksijenli bir günü paylasacagim bugün sizlerle.
 


Muhtesem bir park alani olan Britzer Garten´de harika bir gezinti yaptik ailece.



Ben her ne kadar bol fotograf cekerek bu parki anlatmaya calissam da yeterli oldugunu düsünmüyorum. Bu 90 hektarlik alani merak edenlerin yukardaki linke tiklayip oradaki fotograflara bir göz gezdirmelerini tavsiye ederim.



Yavrularim gezilmedik bir yer kalmamasi icin öncelikle parkin girisindeki plani incelemeye basladilar.



Ilk olarak parki trenle dolasmak üzere kücük tren istasyonunda beklemeye basladik.




Sonra ver elini tertemiz mis gibi yesillikler...



Ayakla gezmeye kalksak eminim hem cok yorulur hem de gün aksami bulurdu.



Uzun bir müddet trenle gezindikten sonra artik bir durakta indik ve yavrularim kendilerini yine bir park planinin önünde buldular.



Malesef denizi olmayan bir sehirde yasadigimiz icin bu gölün basinda bir müddet oturup bir deniz kadar olmasada suyun insana verdigi huzuru tatmaya calistik.



....


 
 
Bol bol oksijen depoladik.
 
 



Burada anneanneyi cok andik dogrusu :)



Keske o da bizimle olsaydi diye ic gecirdik. Cünkü gölde tam da annemin en cok sevdigi baliklar vardi, hem de kocaman kocaman.




Sehir hayatinda koyun kuzu gibi güzelim hayvanlardan bihaber yasayan cocuklarim koyunlari görünce bir kosu gidip onlari izlemeye basladilar. Cok sevindiler.



Göllerin olmazsa olmazlari kugular ve ördekler de bebegimin bile dikkatini cekti. Minik yavrum da kendine göre cigliklar atti.



Bu parkin insani büyüleyici bir güzelligi var. 



Insan saatlerce oturup ruhunu dinlendirmek istiyor.



En güzeli de herkes kendisine uygun bir alan secerek dinlenebilir. Cünkü cesit cesit güzellikte alternatifler bulabiliyorsunuz.




Kizim kudurmak hususunda zirveye cikti o gün. Her buldugu tasin üstünden atladi desem yeridir :)





Ama bu huzur verici güzellige o da dayanamadi ve sükürler olsun ki biraz oturup dinlendi.



Onca güzelligin icinde bu cicek dikkatimi cekti. Muhtesem bir kokusu vardi. Uzaktan bile bu harika kokuyu hissedebiliyorduk.



Iste cicegin agaci da bu. Malesef cicekleri tanima hususunda pek bilgili olmadigimdan ismini yazamiyorum. Cicegi taniyanlar varsa lütfen bizi ayditlatsin.



Kudurma, kosusturma, yakalamaca oyunlari gün boyu oglum ve kizim arasinda hic eksik olmadi.




...



...




Park alanindaki yol göstericiler kizimin merak konusuydu. Onun yol tarif etmesi cok önemliydi. Hepimiz kizim ve abisinin klavuzlugunda parki gezdik.



Hani onlar olmasa kesin kaybolacaktik gibi :)



...



Hayvanlara dokunmamak icin ilginc ve bence hic hos olmayan bir yöntem kullanmislar. O alanlar elektrikli telle cevrilmis.



Bu konuda oglum bir seye anlama veremedi bir türlü. "Hadi biz insanlar levhada yazdigi üzere bu tele dokunmuyoruz tamam da, hayvanlarin okuma yazmasi mi var, onlar tellere yaklasinca ne oluyor?"

Bu cok mantikli soruya bir yanit bulamadim dogrusu.


...



En cok sevdigim ciceklere rastlayinca bir kare cekmeden dayanamadim. Ne kadar mütevazi bir cicek degil mi? Onca ayak altinda ezilmesine ragmen yine de güllümsüyor ve de bulundugu mekana ne güzellikler katiyor.



Yavrucuklarim bu levhada minigolf ibaresini görünce oraya dogru giderek söyle güzelce bir golf oynamak istediler. Ama malesef onlari vaktimizin yeterli olmadigi konusunda ikna etmemiz gerekti.




Her istediklerini  yerine getiremezsekte bir cok yerin tadini iyice cikardilar.



Kendilerini denediler...



Kizim cocuklarin cirilciplak oynadiklari bu gölde fazla kalmak istemedi. Anne babalar cocukta olsa vücudunun en mahrem yerini acmalarinda hic bir sakinca görmemisler, cok rahatlardi.



Iste yine o muhtesem kokulu cicek. Eger bulabilirsem mutlaka balkonuda yetistirmek niyetindeyim.




...



Ari, bal ve aricilikla ilgili bilgiler alabileceginiz minik bir ev...



Cok ilginc bir ari kovani... Cocuklarimin en cok korktuklari böceklerin basinda gelen ariyi hic merak etmediler dogrusu. Oglumu ikna edemezken, kizimi alip minik ari evine girdim gerci ama girmemizle cikmamiz bir oldu. Kücük hanimefendim bir anda fikir degistirdi.



Hos ve güzel bir günü böylece tamamlamis olduk. Tertemiz hic kirlenmemis özel bir parkta oldukca dinlenmis olarak evimizin yolunu tuttuk.
Bu hos günü evimizin balkonunda anneanne esliginde bir mangal partisi bekliyordu.


Bol yesil ve huzurlu günler...







14 Ağustos 2012 Salı

Anneanne ile Neseli bir Lunapark Gezisi


Bir cok gezimizde oldugu gibi annecigimi yanimiza alarak yavrularimla güzel bir lunapark keyfi gecirdik.



Onlari eglendirmekten cok hoslaniyorum.



Eglenirken nasilda kendilerini unutuyorlar.



Lunapark veya noel carsilarina gidince en sevdigim ve hemen bir külah aldigim ilk sey kavrulmus karamelli bademlerdir. Mmmmmhhhh onlar ne leziz seyler öyle.



Böyle bir tezgahtan tabiki bos cikamiyor insan.



Yavrucuklarimin da ilk istedikleri tabiki pamuk seker oluyor, bir cok cocukta oldugu gibi.



Cocuklar günün tadini cikarirken canim annemle cay esliginde sohbet ettik bol bol.



Bir sürü eglence aletlerinin zevkini cikardiktan sonra tutturdular bununla da bir tur dönelim diye. Önce biraz tereddüt ettim, acaba korkarlar mi dedim. Özellike Sumeyra kizimin yasi daha kücük, cesaret edemez belki dedim. Ama hic umurlarinda bile olmadi  korku falan. Bindiler, döndüler, indiler. "Anne bir kere daha binebilir miyiz?" diye de israr ettiler. Ah bu cocuklar.



En keyifli eglencelerden birisi de burasiydi. Sanirim bazi yerlerde sisme botla hizla düserken islandiklari icin cok heyecanlandilar, cok keyif aldilar. Bir de tam bir noktada otomatik fotograf cekiyorlar, sanirim orasi icin poz vermekte yavrularima cazib gelmis olmali.



Uzun ve güzel bir günün ardindan bubble tea denen (benim hic sevmedigim) garip ve ne hikmetse cok moda icecekle onlari eve gitmeye zor ikna ettim diyebilirim.

Cocuk olmak böyle birsey; oynamaya doyamamak. Ayakta uyusalar bile hala kudurma pesinde olmak... :)